Lüksümüzden ödün vermemiz lazım

DİYARBAKIR – HAKSİAD Diyarbakır Şube Başkanı Recep Dakak, artan fiyat artışlarına karşı halkın tüketim ve ihtiyaçlarında tasarrufa gitmesi gerektiğini, aksi takdirde fiyat artışlarının devam edeceğini vurguladı.

Hak Sanayici ve İş Adamları Derneği  (HAKSİAD) Diyarbakır Şube Başkanı Recep Dakak, artan fiyat artışlarına karşın yapılabilecekleri İLKHA’ya değerlendirdi.

Dakak, döviz kurundaki düşüşe rağmen ürünlerdeki fiyatın düşmediğini hatırlatarak halkın, lüksünden ödün vermesi gerektiğine dikkat çekti.

Keyfi fiyat artışları yapan şirketlere karşı halkın metanetli ve dik bir duruş sergilemesi gerektiğini ifade eden Dakak, piyasalarda yapılan kontrollerin kalıcı bir çözüm olmadığına değinerek, üretici firmalarla söz konusu durumun çözülmesinin gerekliliğine değindi.

Doların sabit kalması durumunda ürünlerdeki fiyatın düşeceğine işaret eden Dakak, tüccarın hâlihazırda tedirgin olduğunu ve fiyat düşüşlerine gitmediğini vurguladı.

Casus Rahip Brunson meselesi üzerinden Amerika ile batı ülkelerinin Türkiye’ye ciddi bir saldırı girişimlerinin söz konusu olduğunu aktaran Dakak, bu saldırıların son yılların en ciddi krizine neden olduğunu söyledi.

Dakak, “Türkiye halkı olarak biz biliyorduk ki Rahip Brunson bir bahaneydi. Aslında Rahip Brunson’dan önceki ekonomik yansımalar, ta bugüne gelineceğinin bir anlamda işaretini vermişti. Ama nihai olarak bu iş Rahip Brunson ile başlamış oldu. 6.87’yi bulan dolar kurları, bugün 5.60’a kadar geriledi. Halkın haklı olarak sorduğu bir soru vardır. Dolar düştü, ürünler neden düşmedi? Bugün sorulması gereken en ciddi soru budur.” dedi.

Diyarbakır HAKSİAD başkanı olarak ticarette aktif bir şekilde çalıştığını ve kendi işyerinde petrokimya başta olmak üzere gıda ve benzeri 2 bine yakın mamul sattığını dile getiren Dakak, “Genel anlamda piyasanın nabzını ciddi şekilde biliyoruz. Özellikle dolar kurlarının gevşemesiyle birlikte halkın bize sorduğu bu soruyu, ithalatçı ve üreticilerden bunun nedenlerini sorduk. Herkes tek bir ağızdan sözleşmişçesine, ‘dolar kuru 6.80 iken biz hammadde aldık, bugün o hammaddeyi satmayana kadar düşürmemiz imkânsız. Bütün bunlara rağmen dolar düştü ancak elektrik ve doğalgaz yüzde 50 gibi bir zam yedi.’ diyorlar. Örneğin malum şirketime bin 600 TL elektrik faturamı öderken, bu ay 2 bin 800 TL ödedim. Haliyle bir üretici firma, elektrik ve doğalgazdan kaynaklı zam nedeniyle ürünlerine en az yüzde 10’luk bir zam meydana getirir. Ama bu ürünlerin fiyatının düşmemesine sebep olamaz. Biz, döviz kurları yükselmeden önce 18 TL’ye aldığımız bir temizlik ürününü bugün firma 36-37 TL’ye veriyor. Döviz kurları 6.87’ye çıktığı zaman dolar kuru yüzde  50-60 gibi bir zam yedi. Bugün ise bu zam yüzde 40’lara geriledi. 18 TL’lik bir ürün 22-23 TL olması gerekirken, neden piyasalarda 35-36 TL?” ifadelerini kullandı.

“Üretici firmalarla bu işin çözülmesi lazım”

Piyasalarda teftişler yapıldığını ancak bunun kalıcı bir çözüm olmadığını belirten Dakak, üretici firmalarla işin çözülmesi gerektiğini vurguladı.

Dakak, “15 Temmuz’da hepinizin malumu Türkiye ciddi bir kalkışmanın karşısındaydı. Çok şükür bu kalkışmayı defettik. Vatan aşkıyla, Sakarya coşkusuyla küfre ve zalimlere dik duran bir millet, ekonomik bir krizin baş göstermesiyle kendi ceplerine dokunan bu yaklaşımdan kesinlikle ödün vermediler. Herhangi bir fedakârlık göstermediler. Hükümet de bu konuda kendince bir şeyler yaptığını söylüyor. Piyasalarda teftişler yapılıyor. Zaman zaman esnaflar dolaşılıyor. Fakat bu kalıcı bir çözüm değil ki. Üretici firmalarla bu işin çözülmesi lazım.” şeklinde konuştu.

“Halk olarak metanetli ve dik duruşumuzu sergilememiz gerekli”

Ürünü dolar endeksli olan üreticilerin zammına karşı olmadıklarına işaret eden Dakak, ürünlere yapılan aşırı zamlara karşı halk olarak metanetli ve dik bir duruş sergilenmesi gerektiğini kaydetti.

“Bugün dolar yüzde 40 zam yemiş. Bir üreticinin ürünü dolara endeksliyse yüzde  40 zammını yapsın ve ona helal hoş olsun. Diyeceğimiz yok.” diyen Dakak, sözlerine şöyle devam etti:

“Ama dolara endeksli olan bir hammaddenin yüzde  100-120-140 gibi bir zam yapılması, halka yapılan zulüm ve haksızlığın belirtileridir. Millet olarak bu şekil davranan firmalara tepkimizi koymak lazım. Örneğin dolar yükselmeden önce 40 TL’lik bir mama, bugün 80-90 TL olmuş. İnanın şu an bu mamaları halk olarak 2 ay almazsak tarihi geçen bu mamaları eski fiyatlarının da altına verecekler. Bu konuda halk olarak metanetli ve dik duruşumuzu sergilememiz lazım. Bazı fedakârlıklar yapıp, lüksümüzden ödün vermemiz lazım. Nihai olarak tepki vermezsek bu iş böyle devam eder, gider. Büyük bir haksızlığa maruz kalmış oluruz.”

“Dolar 5.60’ta sabit kalsa bile fiyatlar yavaş yavaş düşecektir”

1994 yılında Tansu Çiller ile 2000 yılında Ecevit döneminde bir kriz yaşandığını hatırlatan Dakak, sonradan halkın ekonomik yönden bir rahatlama yaşadığına ve şimdi baş gösteren krizin halka ağır gelebileceğine dikkat çekti.

Dolar düşerken, ürünlerdeki fiyatın düşmemesinin nedenlerine değinen Dakak, şunları söyledi:

“Ecevit’ten sonra refah bir ortamın oluşmasıyla birlikte bugünlerde haliyle kriz, insanlara ağır gelebilir. İster istemez insanların ciddi anlamda tepkileri olacaktır. Peki, bu işler ne zaman düzelir? Dolar kuru 5.60 hatta 6 seviyesinde bile kalırsa ürünlerin yüzde  30-40 gibi düşeceğini tahmin ediyorum. Öngörüm bu. Neden derseniz. Şu an ciddi üretim yapan sanayiciler, üreticiler ve ithalatçılar bir tedirginlik içerisinde. Tabiri caizse bu ülkeyi sevmeyen, sadece kendi ailesi en iyi parayı kazansın diye 80 milyonun hayatını hiçe sayan bir topluluk var. Bu topluluğun sayısı da iki elin on parmağını ya geçer ya geçmez. ‘Ellerimizdeki mallarımız çok, stoklarımız yüklü, olur ki dolar 8,9,10 TL olur.’ diye puslu havada pusuya yatan hayvanlar gibi bekliyorlar. Bu yüzden, dolar 5.60 – 6 civarında kalırsa ürün fiyatları yavaş yavaş düşmeye başlayacaktır. Tüccar, o tedirginlikten kurtulduğundan dolayı.”

“Ufacık bir krizden etkilenmemizin ana nedeni dışa bağımlılıktır”

Dakak, konuşmasının devamında, “Ufacık bir sarsıntıda bile sarsılmamızın, ufacık bir krizden etkilenmemizin ana nedeni dışa bağımlı olmaktır. Dünyada karşılıksız olarak para basan tek ülke Amerika’dır. Bugün Amerika’da ciddi ciddi ekonomik kriz ve sorunlar yaşanıyor. Ancak dünya ülkeleri Amerika’nın batmasına ve ciddi bir problem yaşamasına müsaade etmiyor. Çünkü Amerika’nın yaşayacağı bu ekonomik felaket ve sarsıntı, haliyle bütün dünya ülkelerine yansıyacağından dolayı, ne manidardır ki parasının karşılığı olmayan bu ülkenin batmasını istemeyen bizleriz. Üretime dayalı bir ülkemiz yoktur, bunu biliyoruz. Bugün hükümet ciddi anlamda çalışıyor. Üst yapıda ve yollarda ciddi bir çalışması vardır. Ama bizim için önemli olan nokta, bir şeyler üretmektir.” ifadelerini kullandı.

“Tüketen değil, üreten bir topluma dönmemiz lazım”

“Dışa olan bağımlılığımızı bir anda tamamıyla bitirmemiz mümkün değil. Yılda bir, bir ürün üzerinde çalışmakla bile olsa bu işi tutup ciddi anlamda ilerletebiliriz.” diyen Dakak, son olarak şu ifadeleri kullandı:

“Devlet son zamanlarda silah sanayisinde bir takım girişimlerde bulundu. Devletin yaptığı bütün iyi işlerin arkasındayız ve kendilerini takdir ediyoruz. İyi yapmadıkları bir şey varsa da bir STK olarak, halkımızın menfaatini düşünerekten biz, hakkı söylemekle yükümlüyüz. Biz, devletin iyi yapmadığı şeyleri de kesinlikle dile getirir ve kendilerini uyarırız. Ufacık bile olsa acilen bir şeyler yapmamız lazım. Geçen bir çiftçiyle görüştüm. 1. 70 TL’ye aldığı gübreyi bugün 3.5 TL’ye alıyor. Ve bu gübrenin tamamı dışarıdan geliyor. Bin yıllık bir geçmişi olan bu ülkenin bir gübre üretememesi ciddi bir sıkıntıdır. O yüzden acilen tüketen değil, üreten bir topluma dönmemiz lazım. Tüketmek çok kolaydır. Üretmek ise emin olun gayretler neticesinde olacak. Ve buna da inanıyorum ki Türkiye’de o potansiyele ve kabiliyete sahip bir topluluk vardır.” (Muhammed Said Aksoy, Emrah Deniz – İLKHA)